Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Aksaray İş Dünyası Buluşması'nda yaptığı konuşmada, Türkiye ekonomisinin güçlü performansına dikkat çekti. Dünya genelinde sıkı para politikaları nedeniyle büyümenin tarihsel ortalamaların altında seyrettiğini ve pandemi öncesi seviyelere henüz ulaşılamadığını vurgulayan Yılmaz, bu durumun Türkiye'nin ihracatını da etkilediğini belirtti. Ancak, küresel ekonomide sıkı para politikalarından daha gevşek politikalara geçişin gelişmekte olan ülkeler için olumlu olacağını ve Türkiye'nin ihracat odaklı büyüme stratejisiyle bu durumdan faydalanmayı hedeflediğini ifade etti. Avrupa Merkez Bankası ve FED'in faiz indirimlerine başlamasının dünya talebini artıracağını ve gelişmekte olan ülkelerin dış finansmana erişimini kolaylaştıracağını dile getirdi. Türkiye'nin ticaret ortaklarındaki büyümenin de nispeten iyileşmesinin beklendiğini ve bu durumun Türkiye ekonomisine olumlu yansıyacağını belirtti. Enerji fiyatlarındaki ılımlı seyrin de Türkiye'nin lehine olacağı düşüncesinde.
Türkiye Ekonomisi'nin Güçlü Performansı
Yılmaz, son 20 yılda Türkiye ekonomisinin yıllık ortalama yüzde 5,4 büyüdüğünü ve toplam milli gelirin 2002'deki 238 milyar dolardan geçen yıl 1 trilyon 130 milyar dolara yükseldiğini hatırlattı. Bu yılın rakamlarının henüz kesinleşmemesine rağmen 1,3 trilyon doların üzerinde bir ekonomik büyüklüğe ulaşılacağının tahmin edildiğini, kişi başına gelirin ise 3 bin 608 dolardan 13 bin 243 dolara yükseldiğini ve bu yıl 15 bin 500 doları aşacağını öngördüğünü belirtti. Türkiye'nin kişi başına gelirinin Avrupa Birliği ortalamasına oranının 2002'de yüzde 38 iken bu yıl yüzde 75'e ulaşmasının beklendiğini vurgulayarak, bu durumun Türkiye'nin gelişmiş ülkelere yaklaşımını gösterdiğini ifade etti. Orta Vadeli Program'da 2024 yılı için yüzde 3,5 büyüme öngörüldüğünü, bu yılın hedefinin ise yüzde 4 olduğunu ve sonraki yıllarda büyüme oranlarının 4,5 ve 5 gibi daha yüksek seviyelere çıkmasını hedeflediklerini açıkladı. Yılmaz, enflasyonla mücadeleyi en öncelikli konu olarak belirtti ve haziran ayından itibaren başlayan dezenflasyon sürecinde önemli ilerleme kaydedildiğini vurguladı.
Enflasyonla Mücadele ve Sürdürülebilir Büyüme
Yılmaz, enflasyonla mücadele sürecinin üç aşamadan oluştuğunu ve geçiş döneminin tamamlandığını, dezenflasyon dönemine girildiğini belirtti. Hazirandan yıl sonuna kadar enflasyonda 31 puanın üzerinde bir düşüş yaşandığını ve yıllık enflasyonun 44,4'e gerilediğini açıkladı. Enflasyonla mücadelenin 2025 yılında da devam edeceğini ve daha düşük enflasyon oranlarına ulaşılacağını söyledi. Sürdürülebilir büyüme için fiyat istikrarının önemine dikkat çeken Yılmaz, enflasyonun düşürülmesinin yatırım ortamını iyileştirdiğini ve güveni pekiştirdiğini belirtti. Orta Vadeli Program'ın 2027 yılına kadar uzandığını ve bu yıla kadar milli gelirin 1,8 trilyon dolara, kişi başına gelirin ise 20 bin doları aşmasının hedeflendiğini açıkladı. Cari açığın düşürülmesi, döviz ihtiyacının azaltılması ve Merkez Bankası rezervlerinin artırılmasının, ülke risk primini düşürdüğünü ve döviz borçlanma maliyetlerini azalttığını belirtti.
İstihdam ve Mali Piyasalarda İyileşme
Cevdet Yılmaz, istihdamın artmasının ekonomik ve sosyal açıdan büyük önem taşıdığını vurgulayarak, ekim ayı itibarıyla işsizlik oranının yüzde 8,8'de olduğunu ve istihdamın 32 milyon 970 bine ulaşarak tarihi bir zirveye çıktığını açıkladı. Gençlerin ve kadınların istihdamına odaklanan politikaların devam edeceğini belirtti. Merkez Bankası'nın brüt rezervlerinin mayıs ayında 98,5 milyar dolara kadar düştüğünü, ancak 27 Aralık itibarıyla 155,1 milyar dolara ulaştığını ve bu durumun ülkenin daha güçlü bir yapıya sahip olduğunu gösterdiğini söyledi. Kur Korumalı Mevduat (KKM) sisteminden aşamalı ve sağlıklı bir şekilde çıkılacağını, deprem yükünün bütçeye etkisinin 2025'te azalacağını ve bu durumun sosyal refah ve reel sektör için olumlu olacağını belirtti. İhracatın desteklenmesi ve yatırım, istihdam, üretim ve ihracat öncelikli politikaların sürdürüleceğini ve bu sayede kalıcı refah artışının sağlanacağını vurguladı.