Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılına ait "İstatistiklerle Kadın" verilerini yayınladı. Verilere göre, Türkiye'de kadınların ortalama yaşam süresi erkeklerden 5,3 yıl daha uzun. Bu fark, 60 yaş ve üzeri gruplarda daha belirgin hale geliyor. Kadın nüfusunun toplam nüfus içindeki oranı ise yüzde 49,98 olarak ölçüldü. Bu oran, yaş grupları yükseldikçe kadınlar lehine artış gösteriyor; örneğin 90 yaş ve üzeri grupta kadınların oranı yüzde 69,1'e ulaşıyor. TÜİK'in verileri, kadınların yaşam süresi, eğitim seviyeleri ve işgücü katılımları gibi konularda detaylı bilgiler sunuyor. Bu veriler, ülkedeki cinsiyet eşitsizliğinin boyutunu anlamak için önemli bir kaynak oluşturuyor. Ülkemizde kadınların daha uzun yaşaması, sağlık hizmetlerine erişim ve yaşam tarzları gibi farklı faktörlerle açıklanabilir.

Kadınların Yaşam Süresi ve Sağlıklı Yaşam Süresi

2021-2023 dönemi Hayat Tabloları sonuçlarına göre, Türkiye genelinde doğuşta beklenen yaşam süresi 77,3 yıl iken, kadınlarda 80,0 yıl, erkeklerde ise 74,7 yıl olarak hesaplandı. Bu fark, kadınların biyolojik yapılarından kaynaklanabileceği gibi, yaşam tarzları ve sağlık hizmetlerine erişimdeki farklılıklarla da açıklanabilir. Öte yandan, sağlıklı yaşam süresi bakımından ise tablo biraz değişiyor. Sağlıklı yaşam süresi, bir bireyin günlük faaliyetlerini sınırlandıran sağlık sorunları yaşamadan geçirdiği yıl sayısını temsil eder. Bu süre, Türkiye genelinde 57,6 yıl iken kadınlarda 56,3 yıl, erkeklerde ise 59,0 yıl olarak belirlendi. Bu veriler, kadın sağlığı konusunda daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Erkeklerin doğuşta sağlıklı yaşam süresinin kadınlardan 2,7 yıl daha uzun olması dikkat çekici bir nokta.

Eğitim ve İşgücü Katılımında Cinsiyet Farklılıkları

2023 yılı verilerine göre, 25 yaş ve üzeri nüfusun ortalama eğitim süresi Türkiye genelinde 9,3 yıl. Bu oran kadınlarda 8,6 yıl, erkeklerde ise 10,1 yıl. En az bir eğitim düzeyini tamamlayan 25 yaş ve üzeri kadınların oranı yüzde 87,8 iken, bu oran erkeklerde yüzde 96,8. Yükseköğretim mezunu 25 yaş ve üzeri kadınların oranı ise yüzde 22,7. Kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe işgücüne katılım oranlarının da arttığı gözlemleniyor. Okuryazar olmayan kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 13,8 iken, yükseköğretim mezunlarında bu oran yüzde 68,9'a yükseliyor. Ancak, genel olarak kadınların işgücüne katılım oranı erkeklerin oldukça altında kalıyor. Bu durum, kadın istihdamı konusunda atılması gereken adımların olduğunun bir göstergesi.

Güvenlik Algısı ve Yaşam Memnuniyeti

2024 Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre, yaşadıkları çevrede gece yalnız yürürken kendilerini güvensiz hisseden kadınların oranı yüzde 35,9 iken, bu oran erkeklerde yüzde 15,2. Bu da, kadınların güvenlik algısı konusunda önemli bir sorun olduğunu gösteriyor. Evde yalnız olduklarında güvensiz hisseden kadınların oranı ise yüzde 8,4 olarak belirlendi. Bu veriler, kadınların güvenlik ihtiyaçlarının karşılanması için daha fazla önlem alınması gerektiğini ortaya koyuyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konularında daha kapsamlı çalışmalar yapılması, bu sorunların çözümüne katkı sağlayacaktır.