Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Londra'daki temasları kapsamında reel ve finans sektörü yatırımcılarıyla bir araya geldi. Toplantılarda, Türkiye'nin ekonomi programı ve yapısal dönüşüm vizyonu detaylı şekilde ele alındı. Şimşek, programın son dönem şoklarına karşı dayanıklılığını gösterdiğini vurgulayarak, enflasyonda düşüş eğilimi, cari açığın sürdürülebilir seviyelere çekilmesi, dış borç oranının ve dış finansman ihtiyacının azaldığını belirtti. Kamu harcamalarında disiplinin sürdüğünü, gelir performansının Orta Vadeli Program hedefinin altında kalma ihtimaline rağmen dezenflasyon sürecinin devam ettiğini ifade etti. Reel sektörün dirençli yapısı ve sektörel gelişmelerin yakından takip edildiğini, aktif sanayi politikalarıyla yeşil ve dijital dönüşümün devam edeceğini aktardı. Türkiye'nin büyüme potansiyelinin güçlü olduğunu ve kişi başına gelire oranla imalat sanayisinde yüksek katma değerle öne çıktığını, gelişmiş altyapısı, genç nüfusu ve güçlü bölgesel entegrasyon yeteneğiyle doğrudan yabancı yatırımlar için cazip olduğunu vurguladı. Ayrıca, İngiltere'deki Türk firmalarıyla da görüştü.

Ekonomi Programının Başarısı

Şimşek, Türk lirasındaki oynaklığın önemli ölçüde azaldığını, kur korumalı mevduattan çıkış sürecinin büyük ölçüde tamamlandığını ve Mayıs ayı başından itibaren artan rezervlerle rezerv yeterliliğinin sağlandığını açıkladı. Enflasyonun yıl sonunda Merkez Bankası'nın öngördüğü tahmin aralığında kalmasının beklendiğini de sözlerine ekledi. Ekonomi programının olumlu etkilerinin hissedildiğini ve istikrarın güçlendiğini vurguladı. Yapılan açıklamalar, yatırımcıları Türkiye ekonomisi hakkında olumlu yönde etkiledi. Güçlü bir büyüme potansiyelinin ve yapısal reformların altını çizen Bakan, geleceğe yönelik umut vadeden bir tablo çizdi. Bununla birlikte, küresel ekonomik belirsizliklerin yakından takip edilmesi gerektiğini ve esnek politikaların uygulanmaya devam edileceğini belirtti.

Terörsüz Türkiye ve Yeni Büyüme Motorları

"Terörsüz Türkiye" süreciyle ilgili olarak, bu sürecin sadece güvenlik değil, bölgesel entegrasyon ve ekonomik kalkınma açısından da fırsatlar sunduğunu belirtti. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin Türkiye'nin yeni büyüme motorları olma potansiyeline sahip olduğunu vurguladı. Bölgesel kalkınma ve istikrarın ekonomik büyümeye olumlu katkı sağlayacağına inanıldığını, yatırımların bu bölgelerde artması için gerekli adımların atılacağını belirtti. Güvenliğin sağlanması ile birlikte yeni yatırım fırsatlarının ortaya çıkması bekleniyor. Bu bölgelerin kalkınması ile Türkiye'nin ekonomik gücünün daha da artacağı öngörülüyor.

Yapısal Dönüşüm ve Yatırım Çekimi

Türkiye'nin güçlü büyüme potansiyeli, gelişmiş altyapısı, genç nüfusu ve bölgesel entegrasyon yeteneğiyle doğrudan yabancı yatırımlar için cazip olduğunu tekrarlayarak, yapısal dönüşüm çerçevesinde aktif sanayi politikaları, yeşil ve dijital dönüşüme yönelik politikaların devam edeceğini vurguladı. Türkiye'nin hem imalat hem de hizmetler sektöründe bölgesinin ana üretim üssü konumunda olduğunu ve kişi başına gelire oranla yüksek katma değerli imalat sanayisiyle birçok ülkenin önünde olduğunu belirtti. Bu faktörlerin, Türkiye'nin gelecekteki ekonomik büyümesini destekleyeceği beklentisini dile getirdi. Yatırımcıların Türkiye'ye olan güveninin artması ve ekonomi politikalarının istikrarı, ülkenin ekonomik geleceğine dair olumlu sinyaller veriyor.